Akut Promyelositik Lösemi (APL veya AML-M3)

Akut promiyelositik lösemi (APL), bir tür olgunlaşmamış beyaz kan hücresi olan promiyelositlerin belirgin artışı ile karakterize bir kan kanseridir. Son yıllarda tedavisinde önemli gelişmeler olmuş ve çok başarılı sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Akut promiyelositik lösemi, lösemi diğer akut miyeloid lösemi türlerinden çok farklı özelliklere sahiptir. Akut promiyelositik lösemi’nin AML-M3 ve AML-M3v olmak üzere iki varyantı bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütün sınıflandırmasına göre T (15; 17) (q22; q12) olarak adlandırılabilmektedir.

AML-M3 varyantında, kemik iliği hücrelerinin en az % 20’si, karakteristik bir ağır granülasyon paterni olan anormal promiyelositlerden oluşur. Başvuru sırasında genellikle düşük lökosit sayısı vardır.

AML-M3v varyantında ise blast hücreleri minimal granülasyona, ağır granülasyonlu hücrelerin nispi kıtlığına ve çoklu Auer çubukları içeren hücrelere sahiptir. Blast hücrelerinin çekirdeği iki hücreli, çok loblu veya reniformtir, ancak hücrelerin çoğunluğu ya granül içermez ya da sadece birkaç ince azurofil granülü içerir. Bununla birlikte, tipik AML-M3’ün tüm sitoplazmik özelliklerine sahip en az birkaç hücre mevcuttur. AML-M3v, akut promyelositik löseminin, mikrogranüler varyantı olarakta bilinmektedir. AML-M3’ün aksine başvuru sırasında genellikle yüksek lökosit sayısı vardır. Akut promyelositik lösemi (AML-M3) için söz edilen başarılı tedavi seçeneklerine cevap vermeyebilir.

Akut promyelositik lösemi, tüm akut miyeloid lösemi vakalarının yaklaşık %7’sini oluşturur. Tüm yaşlarda görülebilir ancak ortalama tanı yaşı 35-40’tır.

Akut promyelositik lösemi belirtileri

Bu hastalık ile ilgili belirtiler aşağıdakileri içerebilir:

  • Anemiye bağlı halsizlik, nefes darlığı ve soluk ten
  • Trombositopeniye bağlı kolay morarma ve kanama
  • Nötropeniye bağlı sık enfeksiyonlar
  • Dalak büyümesine bağlı karında şişlik ve ağrı
  • Hastalığın alt türüne göre beyaz kan hücrelerinin artması veya azalması

Akut promyelositik lösemi tedavisi

Akut promyelositik lösemi olduğundan şüphelenilen hastaların tedavisine, tanı konulmadan önce bile hemen başlanmalıdır, çünkü potansiyel olarak hayatı tehdit eden kanama veya kan pıhtılaşma semptomları geliştirebilirler. Tanı doğrulanmadığı takdirde tedavi kesilebilir.

Akut promyelositik lösemi hastaları, beyaz kan sayılarına göre genellikle aşağıdaki iki gruba ayrılır, çünkü tedavi önerileri her grup için farklı olabilir:

  • Düşük ila orta risk: Beyaz kan hücresi mikrolitre kan başına 10.000 hücre veya daha azdır.
  • Yüksek riskli: Beyaz kan hücresi mikrolitre kan başına 10.000’den daha fazladır.

Birinci basamak tedavi

Akut promyelositik lösemi için ilk basamak tedavi, A vitamininin aktif bir yan ürünü olan all-trans retinoik asit (ATRA) içerir. ATRA, normal beyaz kan hücrelerini promyelosit hücrelerine dönüşmesini sağlayan PML-RARA geninin etkisini engeller.

ATRA kemoterapötik bir ilaç değildir ve farklılaştırıcı bir ajan olarak adlandırılır. 

ATRA bazen antrasiklinler adı verilen kemoterapi ilaçları ile verilebilir. Daunorubisin ve idarubisin gibi antrasiklinler, DNA’ya ve lösemi hücreleri de dahil olmak üzere beyaz kan hücrelerinin çoğalmasına müdahale eder. ATRA bir kapsül olarak verilirken, antrasiklinler intravenöz olarak verilir.

2018 yılında, daha önce tedavi edilmemiş, düşük ila orta riskli hastalara ve akut promyelositik lösemisi nüks eden veya kemoterapiye yanıt vermeyen hastalarda akut promyelositik löseminin ilk basamak tedavisi için arsenik trioksit (ATO) adı verilen bir ilaç onaylanmıştır. Arsenik trioksit farklılaştırıcı bir ajandır ve all-trans retinoik asite benzer şekilde davranır.

İndüksiyon tedavisi

Remisyon (indüksiyon tedavisi) elde etmek için, Avrupa Lösemi Ağından (European LeukemiaNet) 2019 yönergeleri aşağıdaki rejimleri önermektedir:

  • Düşük ila orta riskli hastalar: ATRA ve ATO
  • Yüksek riskli hastalar: Aşağıdaki rejimlerin her ikisi de benzer sonuçlar verir; ancak ATO henüz yüksek riskli hastalar için onaylanmamıştır.
    • ATRA ve ATO artı sitarabin gibi sitoredüktif kemoterapi. (Sitoredüktif, kemoterapinin hücre sayısını azalttığı anlamına gelir.)
    • ATRA artı antrasiklinler. (En sık kullanılan rejime AIDA denir.)

Önceki kemoterapinin bir sonucu olarak gelişen akut promyelositik lösemi tedavisi, normal PML-RARA geniyle ilişkili akut promyelositik lösemi tedavisine benzerdir. Ancak doktorunuz bu durumda farklı bir ilaç kullanmayı da tercih edebilir.

İndüksiyon tedavisine ek olarak, akut promyelositik lösemi hastaları, trombosit sayısını ve kan pıhtılaşma göstergelerini mümkün olduğunca normal tutmak ve kanama riskini önlemek için kan ürünü transfüzyonları şeklinde destekleyici bakıma ihtiyaç duyarlar. Kan kimyasal seviyeleri (özellikle kalpteki elektrik iletimi için önemli olan potasyum ve magnezyum) yakından izlenecektir. Bazen potasyum ve / veya magnezyum takviyeleri vermek de gereklidir.

Konsolidasyon tedavisi

Kemoterapiye dayalı tedavi almayan hastalarda remisyonu pekiştirmek için dört ATO ve yedi ATRA kürü önerilir. Bu genellikle ayaktan olarak verilebilir.

ATRA ve kemoterapi rejimleri alan hastalar için konsolidasyon tedavisi için iki ila üç kür antrasiklin bazlı kemoterapi verilmelidir. Bu genellikle yatarak tedavi edilir.

Bakım tedavisi

Düşük ila orta riskli hastalar için, ATO ve ATRA ile konsolidasyon sonrası idame tedavisi önerilmemektedir, ancak ATRA ve kemoterapide klinik fayda gösteren yüksek riskli hastalar için, bakım tedavisi iki yıl boyunca tabletlerle başlatılabilir.

İkinci basamak tedavi

Birinci basamak tedavi genellikle akut promyelositik lösemi hastalarının çoğunda başarılıdır. Bununla birlikte, ilk remisyona girmemiş veya nüksetmiş olan hastalar için ikinci basamak tedavi seçenekleri mevcuttur.

Nüks veya refrakter akut promyelositik lösemi için uygulanacak ikinci basamak tedavi, esas olarak hangi birinci basamak tedavinin uygulandığına bağlı olacaktır. Birinci basamak tedavi olarak ATO ile ATRA aldıysanız, o zaman kemoterapi ile ATRA alacaksınız ve bunun tersi olarak birinci basamak olarak kemoterapi ile ATRA aldıysanız, ATO ile ATRA uygulanacaktır.

Genç, zinde hastalarda otolog kök hücre nakli yapılabilir. Otolog kök hücre nakli ile, tüm lösemi hücrelerini yok etmek için yoğun kemoterapi verilir. Bununla birlikte, kemoterapi kendi kemik iliği hücrelerinizi de öldüreceğinden, yoğun kemoterapiden önce toplanan kendi sağlıklı kök hücrelerinizin nakli yapılır. Bununla birlikte, ATO’ya iyi yanıt veren ve sonra nükseden hastalarda, her zaman bir nakil gerekli değildir.

Akut promyelositik lösemi prognozu

Çoğu löseminin aksine, akut promiyelositik lösemi çok iyi bir prognoza sahiptir ve tedaviden sonra uzun süreli sağkalım oranları % 90’a kadar çıkar. All-trans retinoik asit (ATRA) tedavisi almamış olmak, hastalıkla ilgili erken ölümlerin en büyük nedenidir. İstatistiklerdeki ortalama yaşam süresi 41 aydır. 287 aya kadar uzayan yaşam süresi mevcuttur. Hastalığın tedavisindeki gelişimi göstermesi için bir istatistik paylaşacağım. 1992 – 1995 yılları arasında yapılan çalışmada hastalıkla ilişkili erken ölüm oranı %31.5 iken, 2012 – 2015 yılları arasında yapılan çalışmada erken ölüm oranı 15.9’a düşmüştür.

Cem Mersinli, yazılım alanındaki eğitimini 2005 yılında Ege Üniversitesi'nde tamamlamıştır. Sağlık sektörü ve sağlık hizmetleri pazarlaması özel ilgi ve uzmanlık alanları arasında yer almaktadır. Sağlık alanında literatür incelemeleri ve bilimsel çalışmaların takibini yaparak, konsultasyon.net üzerinde güncel içeriklerin paylaşımını planlamaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here