Otoimmün Hepatit Nedir?

Otoimmün hepatit, bağışıklık sisteminin sağlıklı, normal karaciğer hücrelerine saldırdığı, bulaşıcı olmayan, kronik, inflamatuar, otoimmün bir hastalıktır. Bu hastalıkta karaciğer hücresi yıkımının nedeni belirsizdir, ancak bazı bağışıklık sistemi hücrelerindeki bir dengesizlikle ilişkili olabilir. Otoimmün hepatit karaciğerde kalıcı iltihaplanma, skar dokusu oluşmasına neden olabilir. Bu durum siroza, karaciğer nakli gerektiren karaciğer yetmezliğine ve hatta ölüme neden olabilir. Otoimmün hepatit, kadınlarda erkeklerden yaklaşık 4 kat daha yaygındır ve genellikle tip 1 diyabet, Haşimato tiroiditi ve çölyak hastalığı gibi diğer otoimmün durumlarla ilişkilidir. Otoimmün hepatit hastalarının %25-50’si yaşamları boyunca başka bir eşzamanlı otoimmün hastalık geliştirecektir.

Otoimmün hepatit, otoantikorların paternine göre 2 tipe ayrılır. Hastalığın yönetimi bu iki tip arasında farklılık göstermese de prognostik bir değer vardır.

Tip 1 otoimmün hepatit : Bu tip, otoimmün hepatit vakalarının %96’sını oluşturan en yaygın tiptir. Kadın erkek oranı 4’e 1’dir ve kortikosteroidlere oldukça iyi yanıt verir. Antinükleer antikor (ANA) ve antismooth-kas antikorunun (ASMA) varlığı ile karakterize edilir.

Tip 2 otoimmün hepatit : Bu tipte hastalar daha genç olma (genellikle 14 yaşından küçük), daha şiddetli hastalığa sahip olma, kortikosteroidlere daha az yanıt verme ve daha sık nüks etme eğilimindedir. Tip 2 otoimmün hepatit, vakaların sadece %4’ünü oluşturur. Anti karaciğer böbrek mikrozomal antikor tip 1 (anti-LKM1) ve/veya anti-karaciğer sitozol tip 1 (anti-LC1) otoantikorlarının varlığı ile karakterize edilir.

Otoimmün hepatit belirtileri

Otoimmün hepatitli kişilerde belirti ve semptomlar, mevcut karaciğer hasarının miktarına bağlı olarak hafif ile şiddetli arasında değişir. Semptomlar genellikle karaciğerin skarlaşmasından kaynaklanır. Bazı kişilerde ilk başta hiçbir belirti görülmez ve başka bir sağlık sorunu için değerlendirildikten sonra teşhis konur. Otoimmün hepatitli kişilerde en yaygın belirti ve semptomlardan bazıları şunları içerir:

  • Yorgunluk (bildirilen en yaygın semptom)
  • Mide bulantısı
  • İştah kaybı
  • İshal
  • Sarılık (cildin ve gözlerin beyazlarının sararması)

Hastalık ilerledikçe gelişebilecek diğer belirti ve semptomlar şunlardır:

  • Beyin fonksiyon kaybı (hepatik ensefalopati)
  • Karında sıvı
  • Bacakların şişmesi
  • Kolay morarma ve kanama
  • Genişlemiş bir dalak (splenomegali)
  • Safra taşları
  • Kaşıntı veya cilt döküntüleri.
  • Eklem ağrısı
  • Kusma
  • Koyu idrar
  • Soluk veya gri renkli dışkı
  • Kadınlarda adet dönemlerinin olmaması (amenore)

Otoimmün hepatit teşhisi

Otoimmün hepatiti teşhis etmek için bazı kan testlerinden, görüntüleme yöntemleri ve patolojik incelemelerden yararlanılabilir. Otoimmün hepatit teşhisi için kullanılan testler şunları içerir:

Karaciğer fonksiyon testleri: ALT ve AST yüksekliği otoimmün hepatit için önemli göstergelerden biridir. Bu hastalıkta ALT ve AST değerleri normal üst sınırın 5-10 katı veya daha fazla yükselebilir.

Gama globülin ve İmmünoglobülin G: Gama globülin ve IgG seviyeleri otoimmün hepatitin ayırıcı tanısı için oldukça önemlidir. Bu hastalıkta normal üst sınırın 1.5 katı veya daha fazla yükselebilir.

ANA, ASMA ve anti-LKM1: ANA, ASMA ve anti-LKM1 otoimmün antikorların pozitifliği otoimmün hepatit tanısı için oldukça önemlidir. ANA ve ASMA farklı otoimmün hastalıklarda yükselebilirken, anti-LKM1 otoimmün hepatit için oldukça spesifiktir.

Kanama pıhtılaşma testleri: PT ve INR gibi kanama pıhtılaşma testleri karaciğer fonksiyonlarının bozulmasıyla yükselebilir.

Diğer kan testleri: Hemokromatoz gibi durumların teşhisi veya ekarte edilmesi için hemogram ve anemi paneli, Wilson hastalığı ile ilgili değerlendirme için serum bakır ve seruloplazmin, alfa1-antitripsin eksikliği ile ilgili değerlendirme için alfa1-antitripsin seviyeleri ölçülebilir.

Ultrasonografi, BT veya MR: Hepatomagali gibi durumları ve / veya karaciğerin yapısal özelliklerini değerlendirmek için radyolojik görüntüleme yöntemlerinden yararlanılabilir.

Karaciğer biyopsisi: Tanıyı doğrulamak ve karaciğer hasarının derecesini ve türünü belirlemek için karaciğer biyopsisi yapılabilir. İşlem sırasında, ultrasonografi eşliğinde cildinizdeki küçük bir kesiden karaciğerinize yönlendirilen ince bir iğne kullanılarak az miktarda karaciğer dokusu çıkarılır. Numune daha sonra patolojik inceleme için laboratuvara gönderilir.

Otoimmün hepatit tedavisi

Otoimmün hepatitli hastalara genellikle öncelikli olarak kortikosteroid tedavisi başlanır ve daha sonra diğer immünosupresif ajanlar verilir. Çoğu doktor, ya steroidleri tamamen durdurmak ya da hastalık remisyona girdikçe onları mümkün olan en düşük doza indirgemeyi hedefler. Hastaların çoğu ömür boyu bir immünosupresan kullanacaktır. Çünkü bir immünosupresan kullanılmadığında hastalık nüks oranı >%80’dir. Nüks veya alevlenme varsa (tedavi sırasında karaciğer testleri artar), steroidler ya yeniden başlatılır ya da zaten alıyorsanız doz artırılır. Herkes aynı tedaviye mutlaka tolerans göstermez veya yanıt vermez, bu nedenle doktorunuz sizin için en iyi olanı belirlemek zorunda kalacaktır. Bu ilaçlarla, bağışıklık sistemi baskılandığı için enfeksiyon riskiniz daha yüksektir. 

Prednizon, prednizolon veya budesonid gibi kortikosteroidler genellikle bağışıklık sistemini baskılamaya (böylece karaciğer saldırıya uğramaz) ve karaciğerdeki iltihabı sakinleştirmeye yardımcı olmak için kullanılır. Prednizon yaygın bir ilk tedavidir. Uzun yıllardır kullanılmaktadır ve birçok hasta için başarılı olur. Ne yazık ki, bu ilaçların kemik kaybı (osteoporoz), yüksek kan şekeri, iştah artışı, uykusuzluk, ruh hali değişiklikleri, kas ağrısı, depresyon ve anksiyete gibi çeşitli yan etkileri vardır. Budesonid daha az yan etkiye sahip olma eğilimindedir, ancak daha az çalışılmıştır.

Azatioprin (Imuran) yaygın olarak prednizonun azaltılması sırasında başlanır. Bu ilaç, prednizon ile karşılaştırıldığında daha az ciddi yan etkilere sahip olma eğilimindedir, bu nedenle genellikle uzun süreli kullanım için tercih edilen ilaçtır. Azatioprin alan kişilerin %10-15’inde bulantı ve kusma görülür. Bu nedenle, çok şiddetli ise alternatif bir tedavi kullanılır. Bu ilacın kullanımına bağlı lenfoma riski artar. Bu ilacı kullanırken, beyaz kan hücresi sayımlarının izlenmesi gerekir.

Mikofenolat mofetil (Cellcept), Azatioprin’i tolere edemiyorsa başka bir seçenektir. Ayrıca karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık ve iştahsızlık gibi önemli miktarda gastrointestinal semptomlara neden olabilir. Bazılarının böbrek fonksiyonları bu ilaçtan etkilenebilir, bu nedenle kan tahlili ile izlenmelidir. Doğurganlık çağındaki kadınların bu ilaca başlamadan önce hamilelik testi yaptırmaları ve doğum kusurlarıyla ilişkili olduğu için ilaç kullanırken iki tür doğum kontrol yöntemi kullanmaları gerekir. Anne sütüne geçip geçmediği bilinmediğinden, bu ilaç kesildikten 6 ay sonrasına kadar emzirmeden kaçınılmalıdır.

Siklosporin, sirolimus (Rapamune) ve takrolimus (Prograf), azatioprin ve mikofenolat mofetil için diğer alternatif tedavilerdir. Bu ilaçlar ayrıca mide bulantısı, ishal, kabızlık, karın ağrısı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, eklem ağrısı, diyabet ve diş eti iltihabına da yol açabilir.

Hastaların ideal vücut ağırlığını elde etmek için sağlıklı bir diyet ve egzersiz rutini benimsemeleri önemlidir. İzlenecek en iyi diyet, minimum miktarda işlenmiş gıda ve yağsız protein, sebze ve meyve oranı yüksek olandır. Fazla kilolu olanlar, yağlı karaciğer hastalığı ve daha kötü sonuçlara sahip olma riskinde artışa neden olabilir.

Cem Mersinli, yazılım alanındaki eğitimini 2005 yılında Ege Üniversitesi'nde tamamlamıştır. Sağlık sektörü ve sağlık hizmetleri pazarlaması özel ilgi ve uzmanlık alanları arasında yer almaktadır. Sağlık alanında literatür incelemeleri ve bilimsel çalışmaların takibini yaparak, konsultasyon.net üzerinde güncel içeriklerin paylaşımını planlamaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here